sorsalardı eğer...
aslına bakarsan çok da iyi tanımıyordum
seni
ne hikmetse sevmelere de doyamıyordum...
iyi işlenmiş bir cinayetin katilini
incecik detaylarda arayan
bir dedektif gibi
verileri topluyordum, sana dair olan
her şeyden
Zaman nasıl bir zaman ki şimdi
ayak izini öyle basmadan bırakıyorsun.
Parmağını yalayıp sayfasını çevirdiğin
kitabı bulup onu seçişine bakıyorum
sen kimsin?
Bir-iki uzun soluklu, derin konuşmamız var
seninle
bana kalan gizli duygu oradan, biliyorum
biliyorum ayrıca niye gizlendiğini o duygunun.
Sonra
sonra...
üzerimde arkeolojik kazılarla gizlenmiş ne varsa
çıkaran sen
şimdi neredesin?
Her zaman olmaz biliyorum
gittin
ama gittiğin yeri söyledin...
anladım ben
anladım
Aşk bizimkisi,
kavuşması mümkün olmadığından...
Gittiğin yere gelemem ki ben...
Fark ettin mi oyunu?
Gittikten sonra dönüp baktın mı arkana?
Ben anladım sanki puştluğu
Sen gitmek zorundaydın
ben kalmak...
Kimin gidip kimin kaldığının bi anlamı yok
sevgili okuyucular
lafın gelişi o, gereksiz polemik yaratmayalım
Sonucu bunun sadece aynı yerde olamamak
Aç bak tarih kitaplarını
DNA'nın hücredeki yeri gibi
gelenek, kültür diye bi böcek
yerli yerleşik dimağımızda
Sana "kara"sın demişler
"Su ol" demişler bana
kavuşmaya çabamız
AŞK olmuş sonuçta
Sevgi İkinci