18 Ekim 2015 Pazar

Osmanlı mıyız? Ne kadar?

Osmanlı İmparatorluğu bizim geçmişimiz değil mi?
Kafaları karıştıracak bir soru olabilir bu. Nereden baktığınla da çok çeşitli yanıtlar verilir.
Peki biz kimiz?
Türkiye topraklarında yaşayanlar, kendilerini nasıl ve asıl ne olarak tanımlıyor?
Osmanlı Türk müdür?
Türk kimdir?

Anlamların zaman içindeki değişimi bu soruları sorarken sinsice yanıbaşımızda bekliyorken nasıl doğru yanıtlar bulacağız sorularımıza?

Etnik kimliğin ikinci planda olduğu, dolayısıyla içinde barındırdığı insan kitlesinde her türlü etnik grup ve dini yapıyı barındıran bir yönetimden ve yönetimsel olarak kendi oluşturduğu bir Osmanlı kimliğinden bahsediyoruz. Osmanlı, daha çok dışarıdan Türk olarak tanımlanmış, İstanbul'un alınışı sonrası ise Rumi de demiş kendine Osmanlı, Roma İmparatorluğunun devamı olduğunu vurgulamak üzere. Neden Türk dememiş? Burada Türk adının, kelimesinin anlamının biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum o günde. Bir aynı kandan olma dışında, kültür durumu Türk olmak.

Osmanlı'yı iyi anlamamız ve onunla hesaplaşmamız gerekiyor. Osmanlıyı ne Türk diye sevmek, ne de başka bir nedenle reddetmek bizim kendi önümüzü tıkayan, tıkayacak bir anlayış olur.

Tarih öğrenirken öne çıkan kronoloji  bilgisi ile olayların, savaşların takibi bize kuru bir bilgiden ötesini vermiyor. Tarihi faydalı kılan ise o günün koşullarını hissedebilmek ve o günde yapılanların neden ve sonuçlarını gözlemleyebilmek. O gün hangi ihtiyacın neyi doğurduğunu okumak. Bir de konu Osmanlı olunca iş bunun kendini tanımayla ilgisine geliyor. Bugünü anlamak için geçmişi de biraz kurcalamak gereği doğuyor.

İlber Ortaylı'nın "Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek" kitabı bu konuda bir başlangıç olabilir. İlber Ortaylı konuşmalarının bir düzenlemesinden oluşan kitap oldukça ilgi çekici.

Kitaptan benim kendime notlarım;

*Konstantiniyye; "korunmuş makam"  ... Büyük Konstantin'in adını taşımaktan dolay Osmanlı İstanbul'u hiçbir zaman yüksünmüş değildir. S/9

* ...''şehre şehirde" anlamında kullanılan Stinpoli, İstanbul'un eski adı olarak ortaya çıktı. Müslüman Emevi kuşatmasında İstinbol deyimi yerleşti. Zamanla bu şehre eski ismine benzeyen bir kelimeyi de Türkler kullandı. S/12
Ayrıca İslambol kelimesinin de 18. yyda bir dönem kullanıldığı ifade ediliyor, ancak bu isim uzun ömürlü olmamış.

* Mimar Sinan'ın eserlerinin tam sayısının ve aslında hangilerini birebir yaptığının bilinemediği ve aslında bir Mimar Sinan ekolünün eserlere adını verdiği

* Osmanlı'da devşirme sisteminde, devşirmelerin çoğunlukta Hristiyan ailelerin akıllı ve güzel çocuklarından seçildiği, bazen Müslüman Türklerden de seçim yapıldığı ve bunun birkaç yılda bir birkaç bin olduğu, Devşirmelerin Osmanlılaştırıldığı ve eski kimliklerini sadece bir anı olarak taşıdıkları.

* Osmanlı'nın zenginliğine rağmen yapılarındaki mütevaziliği

* Divan-ı Hümayun, Farsça, imparatorluk kurulu manasında

* Osmanlı İmparatorluğu, tarihin son Roma İmparatorluğu'dur. S/181


İlber Ortaylı, Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek, Timaş Yayınları,189 Sayfa, 25. 2007 baskısı


Karatay Diyeti

Bir gün bir diyet kitabı ile ilgili bir yazı yazmak isteyeceğim aklıma gelmezdi.

Prof Dr Canan Karatay'ın kitabını, Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC'si adlı kitabını okudum yolculuğum sırasında.

Canan Hoca, vücudumuz nasıl çalışır'ı doktora değil de bize anlatırken, hem bildiklerimizin arka yüzünü bize gösteriyor, hem de bilmediklerimizi ama özellikle yanlış bildiklerimizi de açıklığa kavuşturuyor. Söylediklerinin takip edilmesinin bizlere daha sağlıklı bir hayat sunacağı ve bizi bilinçlendireceği açık. Teşekkürler Canan Hoca.

Bundan sonrası, mutfağımızı gözden geçirmek, yediklerimizi, ne yediğimizi bilerek yemek ve ne yiyeceğimizi düşündüğümüz kadar, hareket etmeye, yürüyüşe de zaman ayırmaktan geçiyor.

Hadi başlasın sağlıklı yaşam.

 Prof Dr Canan Efendigil Karatay, Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC'si: Karatay Diyeti, Hayykitap, 160 sayfa, 61. Baskı İstanbul, Ağustos 2015